T24 Haber Merkezi
Karar müellifi Uğur Emek, Sağlık Bakanlığı bütçesinin yetersizliğine ve hastanelerdeki özelleşmeye dikkat çektiği yazısında; “Türkiye’deki ağır bakım odalarının %17,1’i İstanbul’dadır. Bunların % 3,8’i Sıhhat Bakanlığı’na aittir” sözlerini kullandı.
“Yenidoğan Çetesi”nin ortaya çıkmasıyla gündemden düşmeyen “sağlıkta özelleşme”yi Karar müellifi Uğur Emek köşesine taşıdı. AKP iktidarında hastanelerdeki kamu hissesinin düştüğünü bilgilerle açıklayan Emek’in yazısı şöyle:
“AK Parti’den evvel 2022 yılında hastanelerin % 8’i özel kesime ilişkin idi. Kamunun hissesi ise %72’ydi. Kalanı da üniversite hastanesiydi.
2022 yılında özel bölüm hastanelerinin hissesi (%17) arttı ve kamunun hissesi (%65) düştü.
Hoca Dünya Sıhhat Örgütü’nün çalışmalarından hareketle değerli bir tespitte bulunuyor ve diyor ki “özel kesimin, kamudan daha uygun sıhhat hizmeti sunacağının bir garantisi bulunmamaktadır.”
Türkiye’de bu tezi destekleyecek çok gelişme bulunmaktadır.
Ancak en tazesi “yenidoğan çetesidir.”
Salgın periyodunda ağır bakım yatağı sayısı açısından Türkiye’nin çok önde olduğunu söyleyen aklı evveller vardı.
Evet doğrudur. 2021 yılında Türkiye OECD ülkeleri içerisinde üçüncü sıradaydı.
Yoğun bakım yatakları çok kârlı olduklarından, özel dalın bu yataklara yatırım yaptığını söyledik.
Troller daha gürültülü konuştuklarından bizim sesimiz kısık kaldı.
Ancak yenidoğan çetesi bu gerçeği gözümüzün içine içine soktu.
Yıllar itibariyle bakıldığında özel kesimin ağır bakım yatağı sayısındaki artış suratı, Sıhhat Bakanlığından çok yüksektir.
Özel kesimin ağır bakım odalarının %57’si erişkinlere ve %41,5’u yeni doğan çocuklara aittir.
Bin Canlı Doğuma Düşen Yenidoğan Ağır Bakım Yatağı Sayısınaen çok sahip olan ilimiz İstanbul’dur.
Türkiye’deki ağır bakım odalarının %17,1’i İstanbul’dadır. Bunların % 3,8’i Sıhhat Bakanlığı’na aittir.
Büyük kısmı özel dala ve küçük bir kısmı da üniversite hastanelerine aittir.”
Yazının tamamını okumak için .
|
Ne olmuştu? İstanbul’da gerek olmadığı halde özel hastanedeki ağır bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü tezine ait olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22’si tutuklu, 47 kuşkulu hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede neler var? İddianamede şüpheliler için “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek hedefiyle örgüt kurma” ve “resmi evrakta sahtecilik” kabahatlerinden toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar mahpus cezası istendi. İddianamede, ölen 10 bebeğin “maktul”, 5 kişinin “müşteki”, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul Vilayet Müdürlüğünün “suçtan ziyan gören”, 19 hastane ve sıhhat şirketi “malen sorumlu”, 47 kişi de “şüpheli” olarak yer aldı. Doktor Fırat Sarı’nın lideri olduğu argüman edilen cürüm örgütünün sevk ve yönetimini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Davet Merkezi ambulans sürücüsü Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı belirtilen iddianamede, cürüm örgütünün temel gayesinin işletmesini periyot aldıkları yenidoğan ağır bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK’den üst huduttan ödeme almak olduğu aktarıldı. Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna nazaran, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K’nin vefatına ait değerlendirmede, teneffüs düşüncesi artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu yahut kan sirkülasyonu durmuş bir şahsa dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın sonraki güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E’nin görevinin başında olmadığı söz edildi. 6 aylık bebek, hekimi olmayan yenidoğan ağır bakıma sevk edildi Raporda, ayrıyeten hasta idaresinin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin vefatından Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane idaresinin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O’nun vefatına ait değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk ağır bakımı yerine, tabibi olmayan yenidoğan ağır bakımına sevk edildiği, burada da tabibin haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E’nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için vefat saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı. Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybetti Raporda, bebek Ö.H’ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en kıymetli ilacın adrenalin olduğu, lakin Dr. İ.G’nin hemşirelere “adrenalini kapat” talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı. Raporda ayrıyeten, bebek M.S’nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan “prostavazin” isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi. Fezlekede maktul olarak yer alan başka bebeklere ait değerlendirmede de ihmallere yer verildi. Dehşete düşüren telefon kayıtları İddianamede, şüpheliler ortasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Kuşkulu doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni kuşkulu Hakan Doğukan Taşçı ortasında hasta sevkleri ve kontrol hakkında yapılan görüşmede, Taşçı’nın Sarı’ya “Erişkin ağır bakıma kontrole gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, ağır bakım içerisinde bir çok eksiklik ve adapsız sürecin olduğunu” söylediği iddianamede yer aldı. Yenidoğan çetesinde yer alan doktor ve hemşirelerin ismi ortaya çıktı Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten kuşkulu hemşire Mehtap Sayar’ın şüpheli Hasan Basri Gök’le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan şartlarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde kuşkulu Gök’ün “Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur” dediği, Sayar’ın ise “Öldüreceğim de öldürsem de bir kaygı biliyorsun yani” dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi metotlarının adabına uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek halde yapıldığı değerlendirildi. Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik’in hastanede olması gerekirken gitmediği, kontrol olması ihtimaline karşı bilhassa sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, kuşkulu Gıyasettin Mert Özdemir’in kent hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı’nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi. Sağlık Bakanı Memişoğlu’ndan “yenidoğan çetesi” açıklaması: Cezasızlık algısı oluşturulmaya çalışıyor, bu türlü bir şey yok Aileler anlattı Hazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin tabirleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde öbür bir hastaneye gittiğini lakin doğum birdenbire başladığında tabiplerinin bel fıtığı sorunu yaşadığı için öteki bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan ağır bakımı servisinde yer olmadığı karşılığını alan Hakan H., “112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler” dedi. Soruşturmaya husus olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin şimdi 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” sözlerini kullandı. “Bebeğimizi kaybettik” Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının yeterli olduğunu, bebeği yenidoğan ağır bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi konuta bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin mevt haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi. “Yenidoğan çetesi” nasıl deşifre edildi? İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürlüğünün özel hastanelerin kontrolünden sorumlu bir tabibin (T.E.) Ocak 2023’te Cumhurbaşkanlığı İrtibat Merkezi’ne (CİMER) yaptığı müracaat ile olay fark edildi. Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan ağır bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti. İddianamede yer aldığı biçimiyle doktor, “Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sıhhat durumları ile fiili sıhhat durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin çok sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az evvel düzeldi üzere yanıtlar aldık” dedi. Ne kadar ceza isteniyor? İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 sefer “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek hedefiyle örgüt kurma” ve 11 kere uygulanmak üzere “resmi dokümanda sahtecilik” kabahatlerinden toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar mahpusla cezalandırılmaları talep edildi. Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “kişisel dataların hukuka muhalif ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının ziyanına dolandırıcılık”, “suç işlemek gayesiyle örgüt kurma” ve “resmi dokümanda sahtecilik” cürümlerinden 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar mahpus istendi. Diğer şüpheliler hakkında da emsal hatalardan mahpus cezaları öngörülen iddianamede, ayrıyeten, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine “dolandırıcılık” hatası işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, hükmî bireylere mahsus güvenlik önlemi uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi. İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince bedellendiriliyor. Savcı tehdit edilmişti Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E’nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, kimi şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine ziyan verileceği istikametinde tehdit edilmesine ait yürütülen farklı soruşturmada da 12 kişi jandarma takımlarınca gözaltına alınmıştı. 4 kişi özgür bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5’i tutuklanmış, 3’ü hakkında da isimli denetim kararı verilmişti.
|